İnsanlık tarihini incelediğimizde; avlanarak geçimini sağlayan toplumdan yerleşik hayata geçerek Tarım Toplumu olarak adlandırılan toprağı ekip biçerek hayatını sağlama aşamasına geçtikleri görülmektedir. Bu dönem ile birlikte artık tüketici toplumundan üretici topluma geçiş yapıldığı söylenebilmektedir. Tarım Toplumunun ardından makineleşmenin öne çıkışı ile dört büyük Endüstri devrimini geride bırakarak 2017 yılında ilk kez konuşulmaya başlanan Toplum 5.0 devrimi günümüzde önemini korumaktadır. Toplum ve evrimsel değişim ile ilgili durum özetini görmek adına Şekil 1’i ele alalım.
Şekil 1: Toplum ve Endüstri devrimlerinin gelişi
Şekil 1’i incelediğimizde, tarım toplumundan su ve buhar gücüyle çalışan mekanik tesislerin tanıtılmasıyla endüstri devrimlerinin başladığını ardından da elektrik enerjisinin kullanımı ve seri üretime geçiş ile birlikte endüstriyel anlamda gelişmelerin devam ettiğini söyleyebiliriz. Literatürdeki çalışmalara göre Endüstri 3.0 devrimi ise dijital ve elektronik cihazlar ile bilişimin, bilgisayar ve internetin geliştiği enformatik devrim olarak da karşımıza çıkmaktadır. 20. yy. sonlarına geldiğimizde dijitalleşme ve akıllı fabrikalar kavramı ile öne çıkan Endüstri 4.0 devriminin, yaşam şeklimize, kullandığımız teknolojiye ve en önemlisi de düşünme şeklimize olan etkilerinin günümüzde hala yoğun bir şekilde kendisini hissettirdiğini görebilmekteyiz.
Dijitalleşme ve dijital dönüşüm akımı olarak ele alınan Toplum 4.0’da yapay zeka, robotlar, nesnelerin interneti (IoT), arttırılmış sanal gerçeklik gibi teknolojik atılımlar gibi kavramların hayatımızda normalleştiği bir dönemdeyiz. Artık dijitalleşmenin daha ilerisine geçerek yeni teknolojilerin, düşük gecikme süreleri, siber güvenilirlik ve yüksek hızlı bağlantı hizmetlerinin iyileştirilmesi ile gerçek zamanlı olması mümkün kılınmaya çalışılmaktadır. Peki biz bu devrimin hangi aşamasındayız, nelerimiz eksik ve daha neler yapmalıyız sorularının cevaplarını aradığımız bir zaman dilimindeyken acaba dünyada neler oluyordu? Endüstriyel devrimler ve toplumsal gelişim süreçlerini incelediğimizde henüz Toplum 4.0 adaptasyonunu tam anlamıyla tamamlayamadan çok kısa bir zaman aralığında Toplum 5.0 olarak adlandırılan yeni bir toplum kavramını anlamaya çalışırken bulduk kendimizi. Süper akıllı toplum olarak da bilinen bu kavram, Toplum 4.0’daki teknolojilerin üzerine kurulmuş ancak merkezine insanı koyan ve insanların makine ve robotlarla en verimli şekilde etkileşimini öngören refah içinde bir toplum modeli olarak tanımlanmıştır. Almanya’da gerçekleştirilen fuarda Japonya başbakanı Shinzo Abe tarafından Toplum 5.0 kavramı, teknolojinin tehdit olarak değil, toplumlar için bir yardımcı olarak algılanması gerektiği şeklinde tanıtılmıştır. Buna göre bu felsefede, yaşlanan nüfusa karşı çözüm üretmek, çevre kirliliği ve doğal afetlerin önlenmesi, teknolojinin toplum çıkarları adına kullanılması ve sanal dünya ile gerçek dünyanın birlikte çalışması gibi hedefler belirlenmiştir. Aynı zamanda Toplum 4.0’daki dijitalleşmenin bir etkisi olarak çalışan insanın yerini makine ve robotların alacağı endişesi ile işsizlik kaygısı ve bazı meslekleri ortadan kaldırması gibi olumsuz düşüncelerin yerine dil, din, toplum ve düşünce ayrımı yaratmadan yaşanılabilir bir dünya düşüncesi de hedeflenmektedir. Bu olumlu düşüncelerin yanı sıra Covid-19 ile birlikte Toplum 5.0’ın daha fazla önem kazanmaya başladığı söylenilebilir. Tüm dünyada etkisini gösteren pandemi ile birlikte zorunlu olarak gerçekleştirilen evde kalma sürecinin özellikle ekonomi ve sağlık alanındaki bilinenlerin ve toplumsal yaşamın değişmesine neden olduğu aşikardır. Bu ortamda eğitim faaliyetlerinin, alışveriş alışkanlıklarının, bilgi edinme ve sosyalleşme gibi ortamların elektronik altyapılı sistemlere adaptasyonu bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu süreçte bilişim alt yapısına ve deneyime sahip çevik organizasyonların dijitalleşmedeki süreç adaptasyonlarının daha hızlı olduğu gözlenmiştir.
Günümüzde Toplum 5.0 ile birlikte yapay zeka algoritmaları ile karar verme, siber fiziksel sistemler olarak adlandırılan akıllı sensörler yardımı ile bağımsız olarak iletişim kurabilen ve verileri kaydederek çeşitli algoritmalar yardımı ile gerçek zamanlı izleme ve karar verme mekanizmaları sayesinde sağlık, lojistik, finans, tarım, eğitim ve üretim gibi alanlarda atılımlar yapılmaya devam edilmektedir. Benzer şekilde endüstri devrimleri ve toplum yapısı kavramları ile iş yapış şekillerindeki değişimler de ön plana çıkmaktadır. Artık bu teknolojik değişimden etkilenerek geliştirilen uygulamalar ve ev aletleri bile akıllı (smart) kelimesi (akıllı bankacılık, akıllı süpürge, akıllı robot, akıllı televizyon ve akıllı saat gibi) ile nitelendirilmekte ve hayatımızı kolaylaştırıcı özellikleri ile iş yapış şekillerimizi etkilemektedir. Dolayısı ile süreçlerimizin de akıllı süreçler olarak adlandırılması ve akıllı iş süreç yönetiminin gündeme gelmesi de doğal olarak karşılanmaktadır.
Klasik BPM stratejilerini incelediğimizde iş süreç iyileştirme (Business Process Improvement-BPI) ve iş süreci yeniden mühendisliği (Business Process Reengineering- BPR) kavramları karşımıza çıkmaktadır. İş süreç iyileştirmede sürecin mevcut durumu incelenerek süreçlerde adım adım (kademeli) iyileştirme (incremental improvement- exploitation) ile her seferinde bir adım ve bir düzeltme hedefi ile süreç değiştirilir. İş süreci yeniden mühendisliğinde ise süreçte çok büyük, radikal değişiklikler yapılarak değer yaratan tüm süreçlerin yeniden yapılandırılması veya yeniden tasarlanması (radical (re-)design-exploration) söz konusudur. Bu iki stratejide de önceden tanımlanmış ve optimize edilmiş işlem dizilerini kabul ederek süreçleri yürütmeyi temel alınmaktadır.
Toplum 5.0 koşullarındaki BPM ise, iş süreçlerinin sağladığı değer ile söz konusu süreçleri yürüten bilgi çalışanlarının bilgi kullanımı ve dinamizmi arasındaki ilişkiyi ele alarak süreçleri güçlendirmeyi dikkate almalıdır. Dolayısıyla klasik BPM yerine dinamik BPM yaklaşımının benimsenmesinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Dinamik BPM yaklaşımında süreç yürütücülerine uygulama içeriğine bağlı olarak hangi adımların hangi sıra ile gerçekleştirilmesi gerektiğine karar verme yetkisi verilerek bilginin oluşturulması ve doğrulanması sağlanmalıdır. Ayrıca IoT gibi teknolojilerle desteklenen cihazlardan toplanan verilere ve bilgilere dayalı aksiyonlara göre iş mantığının bakımının sürekli olarak desteklenmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak dinamik BPM’de süreçler, kendi kendine adapte olan ve farklı teknolojileri entegre ederek bilgi yönetimini destekleyen özel süreç yönetim sistemleri ile desteklenmelidir. Tüm bu yapı ele alınırken Toplum 5.0 felsefesinde yer alan insan merkeziyetçiliği yani tüm sistemlerin ana amacının insanların refahı ve rahatlığı için oluşturularak onların kullanımı için gerçekleştirildiği bilgisi göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle de teknoloji nekadar gelişirse gelişsin düşünerek karar veren bir varlık olarak gelişimimizi güçlendirecek çaba içerisinde olmalı ve toplum refahı için etik kurallar çerçevesinde hareket etmeyi kendimize bir borç bilmeliyiz.
Kaynaklar:
https://www.btk.gov.tr/uploads/pages/arastirma-raporlari/toplum-5-0-arastirma-raporu.pdf
Saracel, N., & Aksoy, I. (2020). Toplum 5.0: Süper akıllı toplum. Sosyal Bilimler
Araştırma Dergisi, 9(2), 26-34.
Szelągowski, M., Lupeikiene, A., & Berniak-Woźny, J. (2022). Drivers and Evolution
Paths of BPMS: State-of-the-Art and Future Research Directions. Informatica, 33(2), 399-
420.